yaş 27...

sanırım açıklamaya hiç gerek yok...başlık ve resim yeterince açıktır :) evet bugün itibari ile tam 27 yaşındayım ben,koskoca bir kız.hiç hayıflanma gibi bir niyetim yok "yaşlanıyorum" yönünde,çünkü bu yaşa gelmeyen gelipte kendini bulamayan,bulmasına fırsat verilmeyen bir sürü insan varken.şükürler olsun ki bu yaşımı da gördüm...




hani derler ya(inanır mısınız bilmem )yeniden dirileceğimiz yaş en olgun olduğunuz dönemdir sanırım ben bu yaşımda gözümü açacağım diğer hayatıma,bir sürü pozitif negatif şey yaşadım şimdiye kadar ama her yeni şey beni ben yaptı...

  • bu yaşımda içsel olgunluğumun en yüksek olduğu dönemi yaşadım
  • ama şeytan tarafından kandırılacak kadar çocuk olduğum dönemler de oldu ama hep bunun farkındalığıyla törpülemeye çalıştım kendimi
  • beklentilerimi en az da tutmayı öğrendim,hayallerim kırılmasın diye...
  • hayallerim olmadan ben bir hiçtim çünkü
  • beni önemsemeyen insanları önemseyerek ailemin ne kadar iyi bir insan yetiştirdiğini öğrendim
  • ve verdiğim öneme layık olmayan insanlara anında kapılarımı kapatabilecek kadar kötü bir insan olduğumu,küçük bir gülümseme ile tekrar eskiye dönebilecek saflıkta olduğumu da
  • hergün yeni birşeyler öğrendim,bunlardan biri beni çok iyi tarif etti stoa okulunu "sarsılmazlık" tanımlaması.öğretiye göre sarsılmazlık,"mutluluğun temeli olan mutlak ruh dinginliği"ydi,ve ben bu kadar olumsuz şey yaşadığımda hiç bir zaman mutluluğumu yitirmememi ruhumun dinginliğinden geldiğini anladım.
  • diğer bir iyi şey ise Şems-i tebrizi'nin kurallarından olan 14.cü kuraldı..."Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?" diyordu Şems,ve ben aciz insan gerçekten nereden biliyordum altının üstünden daha iyi olmayacağını!?
  • işte bu yüzden düzen korkusunu bi kenara atmayı öğrendim
  • yüzüne gülerken arkandan konuşacak kişilere gülme konusunda tasarrufa gitmeye karar verdim,çünkü biliyordum her gülücük bana arkamda kötü sözlerle dolu bir liste bırakacak ve biliyordum ki onlar öyle yaptıkça ben de onlar gibi olacak başkalarının listelerine el yazımı dökecektim...
  • birçok şeyi umursamamam gerektiğini farkettim biriktirdiğim herşey gece diş sesleri,sabah çene ağrısı olarak geri dönecekti...ve şebnem ferah'ın dediği gibi "içinde yüzdüğüm deniz" okyanus olacaktı. 
  • umursamamam için ise duymamam gerektiğini farkettim hep o dönemler de kaçmak isterdim bir yerlere,hala kafamda bir sürü yer var gitmek istediğim ve bu da dönüp dolaşıp beni hayal kapıma getirdi,realist dünyaya değil,oraya gidersem bu hayat gerçekten çekilmezdi
  • hep hayallerimin olacaklarını düşünerek geldim bu yaşa ve ne kadar yaşayacaksam da böyle devam etmesini sağlamaya karar verdim
  • şimdiye kadar yaşadıklarımın başkalarının fikirleri ile çizildiğini farkettim,yaratıcı dünyamda bir çizik bile atmamıştım onlara,özgürlüğüm elimden tutunca sayfayı tamamen kendime göre şekillendirmeye karar verdim.
  • insanlardan soğuduğum zaman bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını gördüm,o raddeye gelene kadar çok sabırlı biri olduğumu farkettim ama bu sabır bana yine içe atma ve bunun sonuçları olarak dönüyordu...
  • bana güven telkin edip başkası nazarında beni sözle yücelten insanların tek amaçlarının saf bir laf taşıyıcısı aramaları olduğunun farkına vardım.
  • ve bunca şeyi öğrenirken zamanı geldiğinde sert biri olmayı öğrenemedim hiç bir zaman,bunun üstünde çalışıyorum
  • ve işte bütün bunları biriktirerek "selcen" olduğumu anladım,insanın en iyi dostu kendidir derler ya ben de bu selcen'i neden bu kadar sevdiğimi işte bugün anladım,selcen ummadığı yerlerden çok iyi arkadaşlar edindi,arkadaş olarak düşündüklerinin ise bir yalana dönüştüğüne şahit oldu işte bu yüzden beni karşılıksız sevenlere kapım her zaman açık,sevmeyenlere de kapım hiç bir zaman duvar değil,taa ki o duvarı kendileri örene kadar...o duvarlar örüldüğünde de geri dönüş gerçekten olmuyor!
işte bu maddelerin sayısı kadar yaşıma girdiğim gün ben en güzel d.günlerimden biriydi sinema'ya gitmiştim "nothing hill"e ve bir şeyler almıştım kasadaki kız bana en güzel yaştasın değerini bil demişti ama bilmiyordu ki o zaman daha selcen selcen değildi...

flormar supermatte oje serisi


selam,
uzun  zamandır zoya,opi gibi oje markalarının matte serilerine bakıp iç geçiriyordum,denemek için de can atıyordum tabii.gel gör ki bir ojeye o kadar para harcamakta hiç işime gelmiyordu.

Sonra öylesine internette gezinirken şu blog'da bu ojelerden bahsedildiğini gördüm ve aşırı bir sevinçle aramaya başladım malum izmire hep daha sonra gelir böyle şeyler neyse bir yerde buldum ve 3 adet aldım.fuşya gibi görünen koyu bordo çıktı,kırmızı görünen ise vişne çürüğü bende ikisini eleyip bugün bu rengi sürdüm numarası m105 ben bunu da beğenmedim ama idare eder.


niye beğenmedin derseniz mat diyince benim aklıma diğer ojelerdeki gibi olacağı fikri gelmişti.mesela sağda resimde görüldüğü gibi,nerde bizim memlekette böyle ojeler ah ah :) alt soldaki de flormarın matte anlayışı el mankenimiz pek iyi değil ama tanıtım için katlanınız :)

cherry culture alışverişi-vol.2 ve emily göz kalemleri

selam,
belki biliyorsunuzdur cherry culture'da yüzde20 sonbahar indirimi vardı,benimde merak ettiğim allık milani luminous indirime girmişken birşeyler alayım dedim kargo ücreti 10 dolar gibi bi tutar onu da paylaşıcak arkadaşı buldum ve siparişimi verdim.aldığım farlar nyx'in son çıkan renklerinden iki tanesi istediğim gibi fakat bi tanesi hiç ismine uygun çıkmadı,lipgloss!da ben natural daki gibi simsiz güzel bir gloss beklerken hafif simli çıktı bu sefer süper bir alışverişti diyemeyeceğim benim için ama yine de yeni şeyler her zaman insanı sevidiriyor :)
işte aldıklarım...
milani-luminous allık:
yapısı çok güzel tende duruşu güzel ancak koyu tenlilerde pek belli olmayabilir.




























nyx farlar:bence önceki far serisinden biraz daha güzel bir sürümü var ipeksi denen tarzda :)
skin tight'ı ve kiss in casablanca(k.i.c)'yı kesinlikle öneririm.k.i.c görüntülerden daha canlı bilginiz olsun ama diğer renkler hemen hemen aynı...bu arada peach bronze ise isminin aksine sadece bronze herhangi bir şeftali tonu göremedim...





nyx round lipgloss-peach:
bu renk fotoğrafta her ne kadar pembe tonu gözüksede şişesinde tam bir yavruağzı renk,dudakta da şeftali tonu durmadığını söylemeliyim yapısı diğer nyx lip glosslar gibi benim çok hoşuma gitsede yanıltıcı renk ismi ve içindeki ufacıkta olsa simler hoşuma gitmedi...

ve toplu olarak örnek uygulamaları :
işte böyle...
umarım bu fotoğraflarla size de yardımcı olabilmişimdir :)
bir de bunlarla alakasız olacak ama memleketim kızları emily kalemleri övüp duruyordu bende geçen seneden itibaren buldukça almaya çalışıyorum,genelde far sürmem göz kalemleri ile işi halletmeye çalışırım böylesi daha kolay oluyor çünkü,onlardan da elimde olanların fotoğraflarını çekmiştim onu da bu yazı da aradan çıkarayım :)
sırası ile numaraları:
üst sıra 107 116  106
alt sıra  120 113 109
şu ara 109 ve106'yı çok fazla kullanıyorum gerçekten çok güzel renkler,kalemler bende çok kalıcı şunu da eklemem gerek benim göz çevrem çok kuru bunun da etkisi olabilir ama renkler ilk sürüşte kendini gösteriyor bende bu kalemleri tavsiye ederim.
flaşlı


flaşsız
© the missing moments
Maira Gall